13 Mart 2010 Cumartesi

Karınca Grupları Arasındaki Bilgi Alış-Verişi


Yeni keşfedilen bir besin kaynağına ilk önce öncü karıncalar gider. Daha sonra, feromen (*) denen ve iç salgı bezlerinde salgılanan bir sıvı sayesinde diğer karıncaları da çağırırlar. Yiyeceğin üzerindeki kitle kalabalıklaşınca işçilere, yine bu feromen salgısı vasıtasıyla bir sınır konur. Bulunan besin çok küçük veya uzakta ise, öncüler sinyal vererek besine ulaşmaya çalışan karıncaların sayısında ayarlama yaparlar. Eğer güzel bir besin bulunmuşsa karıncalar daha çok iz bırakmaya çaba sarfederler, böylece yuvadan daha fazla karınca avcılara yardım etmeye gelir. Her ne olursa olsun, besinin kullanılıp yuvaya taşınmasında hiç bir aksaklık çıkmaz. Çünkü karıncalarda tam bir "ekip çalışması" vardır.

(*) FEROMENLER: Kelime olarak, "Pher" - Taşımak, "hormone" - hormon kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur ve "hormon taşıyıcıları" anlamındadır. Feromenler, aynı türün üyeleri arasında kullanılan sinyallerdir ve genellikle özel bezlerde üretilerek çevreye bırakılırlar.
Feromenler ile iletişim en çok böcekler arasında yaygındır. Feromen, erkekleri dişilere çeken cinsellik cezbedicisi olarak görev görür. En çok incelenen türü, güvelerin çiftleşme maddesi olarak kullandığıdır. Bir dişi çingene güvesi, "disparlure" denen bir feromen salgılayarak erkek güveleri bir kaç kilometre öteden etkileyebilir. Erkek, işareti yollayan dişinin bir mililitre havadaki birkaç yüz molekülünü bile sezebildiğinden, "disparlure" çok geniş alana dağılsa bile etkisini sürdürür.
Feromenler, böcek iletişiminde daha pek çok rol oynarlar. Örneğin, karıncalar, feromenleri, yiyecek kaynaklarına giden yolu göstermek için iz bırakıcı olarak kullanırlar. Bir bal arısı soktuğunda, kurbanının derisinde sadece iğnesini bırakmakla kalmaz, aynı zamanda diğer bal arılarını da saldırıya çağıran bir kimyasal madde bırakır. Benzer olarak, birçok türün işçi karıncaları da bir düşman tarafından tehdit edildiklerinde alarm maddesi olarak feromenler salgılarlar, feromen havada yayılarak alarm verir ve diğer işçileri toplar. Eğer bu karıncalar da düşmanla karşı karşıya gelirlerse, onlar da feromen salgılayacaklar, böylece sinyal, tehlikenin önemine göre artacak, ya da yok olacaktır.

Başka bir örnek, bir yuvadan başka bir yuvaya göç eden kaşif karıncalarla ilgilidir. Bu karıncalar, buldukları yeni yuvadan eski yuvaya doğru iz bırakarak ilerlerler. Diğer işçiler yeni yuvayı incelerler ve ikna olurlarsa, onlar da kendi feromenlerini (kimyasal izlerini) eski izin üstüne eklerler. Böylece iki yuva arasında gidip gelen karıncaların sayısı artar ve bunlar yuvayı hazırlarlar. Bu çalışmalar esnasında, işçi karıncalar da boş durmaz, aralarında belli bir organizasyon ve işbölümü yaparlar. Yeni yuvayı belirleyen karıncaların görev paylaşımı şöyledir:

(1) Yeni bölgede toplayıcı görevi üstlenen karıncalar bulunur.
(2) Yeni bölgeye gelip nöbet tutan bir grup vardır.
(3) Toplanma talimatını almak için nöbetçi karıncaları izleyen karıncalar vardır.
(4) Bir grup da bölgede detaylı araştırma yapar.

Kuşkusuz bu kusursuz hareket planının karıncalar tarafından ilk var oldukları günden bu yana uygulanabiliyor olması üzerinde düşünülmesi gereken  bir konudur. Böyle bir planın gerektirdiği işbölümünün, yalnızca kendi yaşamını ve çıkarlarını düşünen bireyler tarafından uygulanması imkansızdır. O halde akla şu soru gelmektedir: "Bu planı karıncalara milyonlarca seneden beri kim ilham etmektedir ve uygulamalarını kim sağlamaktadır?" Bu hareket planının gerektirdiği son derece üstün grup iletişiminin işleyebilmesi için elbette büyük bir akıl ve güç sahibine ihtiyaç duyulmaktadır. Tüm canlıların Yaratıcısı, sonsuz akıl sahibi olan Allah, karıncaların bu sistemli dünyasında, Kendi sonsuz kudretini kavrayabilmemiz için bize bir yol göstermektedir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yetirendir. (Hadid Suresi, 1-2)

0 yorum: